Bugün, öncelikle İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na erişim sağlaması gerekliliğine odaklanacağım. Ardından, diplomatik çözüme olan sürekli bağlılığımızı ele alacağım. Üçüncü olarak da, tüm üye devletlerin Güvenlik Konseyi kararlarına tam uyum sağlaması gerektiğini vurgulayacağım.

IAEA Erişiminin Acil Önemi

İlk olarak, bugün bildirildiği gibi, İran altı aydan fazla bir süredir Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın erişimini kısıtlamıştır; bu, yayılma endişesinin en yüksek olduğu alanları da kapsamaktadır.

Bu durum, IAEA'nın hasarlı alanlara dönmelerini engelleyen teknik veya ekipmanla ilgili bir neden olmadığını açıkça belirtmesine rağmen devam etmektedir.

İran'ın kısıtlamaları, IAEA'nın İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun yerini doğrulayamaması anlamına geliyor.

Bu, inandırıcı bir sivil gerekçesi olmayan 400 kg'dan fazla yüksek zenginleştirilmiş uranyumu içermektedir.

İran'dan, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması kapsamındaki yasal yükümlülüklerine uygun olarak, kısıtlamalarını acilen kaldırmasını ve IAEA ile tam işbirliği yapmasını talep ediyoruz.

Diplomatik Çözüm Taahhüdü

İkinci olarak, Birleşik Krallık, İran'ın nükleer programına ilişkin uluslararası endişeleri gidermek için diplomatik bir çözüme bağlı kalmaya devam etmektedir.

İran'ı ABD ile doğrudan görüşmelere katılmaya çağırıyoruz.

Birleşik Krallık, E3 ortaklarıyla birlikte, diplomatik bir çözümü desteklemeye hazırdır. Tüm muhatap taraflarla iletişim halindeyiz ve her iki tarafı da müzakere masasına dönmeye teşvik etmeye devam ediyoruz.

İran, nükleer programına ilişkin uluslararası endişeleri gidermek için somut, doğrulanabilir ve kalıcı adımlar atarsa, gelecekteki yaptırım hafifletmeleri mümkün olmaya devam edecektir.

Güvenlik Konseyi Kararlarına Uyum Çağrısı

Üçüncü olarak, İran ve tüm üye devletleri, İran'ın nükleer programına ilişkin Güvenlik Konseyi kararlarına tam uyum sağlamaya çağırıyoruz.

İran'ın TKÇA taahhütlerini önemli ölçüde yerine getirmemesi sonucunda, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya ile birlikte, Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararına tam uyum içinde ani geri dönüş sürecini başlattı.

Bu süreç 28 Eylül'de tamamlandı.

Sonuç olarak, Konsey'in 2231 sayılı kararı yürürlükte kalmakta ve daha önce kaldırılan altı kararın hükümleri yeniden yürürlüğe girmiştir.

Tüm BM Üye Devletleri, ilgili kararların hükümlerine tam uyum sağlamalıdır.

Konsey'in bazı daimi üyelerinin bunu yapmayacaklarını ima etmelerinden özellikle endişe duyuyoruz.

Bu Konsey'in tüm üyelerinin uluslararası barış ve güvenliği korumaya çalışmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.