Dışişleri Bakanı, Locarno Antlaşmaları'nın Londra'daki Dışişleri Bakanlığı binasında imzalanmasının 100. yıl dönümünde bir konuşma yaptı. Konuşmada, antlaşmaların imzalandığı 1925 yılından bugüne alınacak dersler ve küresel istikrarsızlık ortamında karşılaşılan yeni tehditler ele alındı.

Locarno'nun Tarihi Mirası ve Anlamı

Bakan, 1925'te bu salonda yaşananların, Avrupa'ya barış getirme ve milyonlarca savaş kurbanına olan borcu ödeme çabasının ağırlığını taşıdığını belirtti. O dönemde delegelerin uluslararası birlikten bahsettiği ve Fransız Dışişleri Bakanı Aristide Briand'ın okuduğu bir annenin mektubunun salondakileri ağlattığı hatırlatıldı. Kral V. George'un o gece günlüğüne "Umarım bu uzun yıllar barış demektir. Neden sonsuza kadar olmasın?" diye yazdığı aktarıldı.

Antlaşmaların hükümlerindeki zayıflıklar tartışılsa da, asıl önemli olanın o dönemki 'ortak çaba ruhu' olduğu vurgulandı. Nobel Barış Ödülü töreninde de ifade edildiği gibi, bu devlet adamlarının kendi ülkelerindeki şiddetli milliyetçi muhalefeti aşarak barış programını hayata geçirdikleri kaydedildi.

Günümüzün Acil Tehdidi: Rusya'nın Ukrayna Savaşı

Konuşmada, bugün en acil tehdidin Rusya'nın Ukrayna'yı işgali olduğunun altı çizildi. İşgalin 'haksız, hukuk dışı ve affedilemez' olduğu belirtilerek, Ukrayna'ya yönelik sivil hedefli saldırılar ve çocukların kaçırılması kınandı.

ABD ve Başkan Trump'ın ateşkes için arabuluculuk çabalarının, Başbakan'ın Zelenskyy'yi ağırlamasının ve Bakan'ın Washington'daki görüşmelerinin önemi vurgulandı. Adil, kalıcı, Rusya'yı caydırıcı ve Ukrayna tarafından kabul edilebilir bir anlaşmanın gerekliliği ifade edildi.

Rusya'nın tehdidinin Ukrayna ile sınırlı olmadığı, Avrupa şehirlerinde sabotaj, NATO hava sahası ihlalleri ve siber saldırılarla 'tam spektrumlu bir kampanya' yürütüldüğü kaydedildi. İngiltere'nin Ukrayna'ya verdiği desteğin hem ahlaki hem stratejik bir zorunluluk olduğu, çünkü kendi güvenliklerinin de tehlikede olduğu belirtildi.

Değişen Güvenlik Tehditleri ve Hibrit Savaş

Bakan, güvenlik tehditlerinin 100 yıl öncesine kıyasla dönüştüğünü ifade etti. Silahlı çatışma, terör ve nükleer yayılma gibi geleneksel tehditler devam ederken, denizaltı iletişim kablolarına müdahale, biyoteknoloji ve yapay zekanın savaş aracı olarak kullanılması gibi yeni ve hibrit tehditlerin ortaya çıktığı aktarıldı.

Ekonomik güvenlik tehditlerine (Rus enerjisine veya Çin'den gelen kritik minerallere aşırı bağımlılık gibi) dikkat çekildi. Hibrit tehditlerin siber ve fiziksel alanlarda tırmandığı, kritik ulusal altyapıyı zayıflatmak ve demokrasileri istikrarsızlaştırmak için kullanıldığı vurgulandı.

Dezenformasyon ve Bilgi Savaşı

Dezenformasyon tehdidinin 1923'te Sovyetler Birliği tarafından 'Dezinformatsiya' kavramıyla başlatıldığı, ancak bugün bazı kötü niyetli aktörler tarafından endüstriyel ölçekte yürütüldüğü belirtildi. 2024'te otomatik çevrimiçi trafiğin ilk kez insan aktivitesini geçtiği ve kötü amaçlı botların tüm mesajların üçte birinden fazlasını oluşturduğuna dair kanıtlar olduğu ifade edildi.

Moldova seçimlerinde sahte web siteleri, Afrika'da Ukrayna lideri hakkında yanlış iddialar içeren videolar ve Avrupa'da 'Doppelgänger' gibi Rus ağlarının sahte belge ve deepfake materyaller yaydığı örnekleri verildi. Bunun meşru tartışma değil, 'Rus bilgi savaşı' olduğu vurgulandı.

Yeni Yaptırımlar Duyuruldu

Bu kapsamda, İngiltere'nin dünya çapında siber güvenlik ve istihbarat yeteneklerini geliştirdiği kaydedildi. Ekim 2024'ten bu yana Rusya'nın bilgi savaşından sorumlu 31 kuruluş ve bireye yaptırım uygulandığı açıklandı.

Bugün yeni yaptırımlar duyuruldu: Kremlin manipülasyon taktikleri kullanan Rus medya kuruluşu Rybar, GRU'nun ön kuruluşu olduğu belirtilen Pravfond, Moskova merkezli 'düşünce kuruluşu' Jeopolitik Uzmanlık Merkezi ve kurucusu Aleksander Dugin yaptırım listesine eklendi.

Ayrıca, uluslararası ortaklarla işbirliği içinde, İngiltere ve müttefiklerine yönelik geniş çaplı siber faaliyetler yürüttükleri gerekçesiyle Çin merkezli i-Soon ve Integrity Technology Group şirketlerine de yaptırım uygulanacağı duyuruldu.

Çok Taraflılığın Modernize Edilmesi ve Yeni Ortaklıklar

Bakan, Locarno ruhunun bugün de geçerli olduğunu, ancak çok taraflı eylemin modernize edilmesi ve uyarlanması gerektiğini ifade etti. Geleneksel kurumların yavaş kalabildiği, bu nedenle 'yaratıcı diplomasi', 'daha çevik bir çok taraflılık' ve yeni ortaklıkların gerekliliği vurgulandı.

Gazze'deki ateşkes sürecinde ABD liderliğinde Katar, Türkiye ve Mısır'ın dahil olduğu yeni ortaklıkların, İran nükleer tehdidine karşı E3 işbirliğinin, Sudan'daki insani ateşkes için Quad ve BM'deki çalışmaların, Fransa ve Almanya ile göç ve kaçakçılık konularındaki anlaşmaların bu yaklaşımın örnekleri olduğu belirtildi.

Avrupa'nın Savunmada Üzerine Düşeni Yapması Gerekliliği

Rusya tehdidine karşı NATO'nun güçlendirilmesinin yanı sıra, Başbakan'ın liderliğinde Fransa ile kurulan 'İstekli Koalisyon'a (30'dan fazla ülke dahil) dikkat çekildi. Avrupa'nın güvenliğini korumak için artık ABD desteğine aşırı güvenemeyeceği, üzerine düşeni yapması ve savunma harcamalarını artırması gerektiği vurgulandı. İngiltere'nin savunma harcamalarını 2035'e kadar GSYİH'nin %5'ine çıkarma kararı hatırlatıldı.

İngiltere'nin, Hint-Pasifik'te NATO dışı ortaklarla operasyon yürüten Uçak Gemisi Grev Grubu gibi, ulusal güvenlik ve ortak çıkarlar için çevik ve pragmatik ortaklıklar kuracağı ifade edildi.

Locarno Ruhu Bugün de Yaşatılmalı

Konuşma, Alman Dışişleri Bakanı Gustav Stresemann'ın 100 yıl önce bu salonda söylediği sözlerle sona erdi: "Tek ve ortak bir kaderle birbirimize bağlı olduğumuz gerçeği ortaya çıktı. Batarsak birlikte batarız; zirveye ulaşacaksak, çatışmayla değil, ortak çabayla ulaşırız."

Bakan, Stresemann'ın sözlerinin bugün de aynı derecede güçlü olduğunu, barış, güvenlik ve demokrasi peşinde birlikte çalışma ve bu hedefi tehdit edenlere karşı birlikte durma görevini hatırlattığını ifade etti. Bunun 100 yıl önce olduğu gibi bugün de görevleri olduğunu ve yaşatılması gereken 'Locarno Ruhu'nu temsil ettiğini söyledi.