AGİT Bakanlar Konseyi Başkanı'na teşekkür eden Bakan Stephen Doughty, genç bir stajyer olarak bu örgütün parlamenter meclisinde çalıştığını ve örgütün dayandığı egemenlik, barış, toprak bütünlüğü, seçimlerin dürüstlüğü ve temel özgürlükler gibi ilkeleri korumaya çalıştıklarını hatırlattı.
Rusya'nın İlkesiz Savaşı ve Ukrayna'nın Çektiği Acılar
Doughty, 22 yıl sonra bugün masada bulunmanın bir trajedi olduğunu, çünkü Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik yasa dışı ve provokasyonsuz savaşıyla bu ilkeleri paramparça ettiğini ifade etti. Rusya'nın Helsinki Nihai Senedi'ni çiğneyerek örgütün kuruluş taahhütlerini ihlal ettiği vurgulandı.
Bakan, bu yıl Kiev'i ziyaretinde durumu ilk elden gördüğünü aktardı: ailelerin bodrumlara sığındığını, sivil alanlara metrelerce uzaklıktan drone ve füze saldırıları düştüğünü anlattı. Rus güçlerinin evlerinde ve anaokullarında Ukraynalı çocukları öldürdüğü veya sakat bıraktığı, on binlerce çocuğun ailelerinden koparılıp sürgün edildiği ve beyinlerinin yıkandığı belirtildi. Kaçmayı başaran üç gençle tanıştığını ve kurtuluş sonrası destek alan bir başka çocuğun yaptığı resmi şöminenin üstünde sakladığını paylaşan Doughty, Rus temsilciye "Utanç ve nezaket nerede?" diye sordu.
Birleşik Krallık'ın Kararlı Duruşu ve Sorumluluk Talebi
Birleşik Krallık'ın her zaman Ukrayna'nın ve özellikle çocuklarının yanında olacağını ilan eden Bakan, ABD ve Ukrayna First Ladyleri başta olmak üzere birçok kişinin bu konudaki çabalarını övdü. Çocukların eve dönmesi için iz sürme ve iade çalışmalarına 2,8 milyon sterlinden fazla kaynak ayırdıklarını duyurdu.
Rusya'nın, Ukrayna'ya karşı yasa dışı savaşı, masum çocukların zorla sürgün edilmesi ve AGİT personeli de dahil sivillerin hukuka aykırı gözaltına alınmasından sorumlu tutulacağı taahhüt edildi. Moskova Mekanizması raporlarının bu sorumluluk çalışmalarının temelini oluşturduğu, kapsamlı yaptırımlar ve uluslararası adalet mekanizmalarına destek yoluyla baskının sürdürüleceği bildirildi.
Bölgesel ve Küresel Güvenlik Tehditleri
Rusya'nın eylemlerinin yalnızca Ukrayna için değil, tüm Avrupa ve ötesinde barış ve güvenliğe açık bir tehdit oluşturduğu kaydedildi. Kritik altyapılara siber saldırılar, masadaki ülkelerin hava sahası ihlalleri ve sınır ötesi toprakların işgali örnek gösterildi. Bunların yalnızca Avrupa-Atlantik değil, küresel güvenliği de etkilediği vurgulandı.
Rusya'dan AGİT taahhütlerine saygı göstermesi ve uluslararası hukuka tam uyum içinde Gürcistan'dan Abhazya ve Güney Osetya'dan, Moldova'dan Transdinyester'den askerlerini çekmesi çağrısı yapıldı.
Barış Çabaları ve AGİT'in Gelecek Rolü
Rusya'yı sorumlu tutarken, barışı sağlama çabalarının da devam ettiği belirtildi. Başkan Trump'ın çabaları ve Ukrayna'nın yapıcı ilkeli katılımının son haftalarda somut ilerlemeye yol açtığı, bir anlaşmanın tarihi ve Avrupa güvenliği için dönüm noktası olabileceği, ancak zorlu olacağı ifade edildi. Putin'in defalarca sözünü tutmadığı ve samimi müzakerelere hazır olduğuna dair henüz bir işaret olmadığı kaydedildi.
AGİT'in, güçlü, barışçıl ve müreffeh bir Ukrayna'nın geleceğine odaklanması ve onun iyileşmesi ve yeniden inşasına yardım etmeye hazır olması gerektiği vurgulandı. Örgütün ateşkes izleme, silahsızlandırma, gazilerin topluma yeniden entegrasyonu gibi konularda zengin uzmanlığa sahip olduğu, özgürlüklerin ve temel değerlerin savunulmasındaki daha geniş uzmanlığının da Ukrayna'nın yeniden ayakta durması için gerekli olduğu belirtildi.
Diğer Bölgesel Gelişmeler ve Reform İhtiyacı
AGİT'in Batı Balkanlar'da kalıcı istikrar ve güvenlik için çalışmaya devam ettiği, bu bölgedeki ortaklarla, AGİT, Berlin Süreci ve diğer forumlar aracılığıyla istikrarı sağlamak için çalışılacağı bildirildi. Ermenistan ve Azerbaycan'daki gelişmeler ve bölgedeki meslektaşların attığı cesur adımlar memnuniyetle karşılandı, her iki ülkeyle yeni stratejik ortaklıkların barış ve istikrar için çalışılması gerektiği vurgulandı.
Son olarak, örgütün, kıtanın ve ortak güvenliğin bugüne kadarki en büyük sınavı verdiği belirtilerek, görevin yalnızca saldırganlığa meydan okumak değil, barışa hazırlanmak olduğu ifade edildi. Saldırganlığa izin verilemeyeceği, reform tartışmalarının memnuniyetle karşılandığı, ancak On Emir'e ve Helsinki Nihai Senedi ilkelerine yeniden bağlanılması, 50 yıl önce verilen ciddi taahhütlerin onaylanması, saygı gösterilmesi ve yerine getirilmesi gerektiği vurgulandı.